24-25 Nisan 2019 tarihlerinde Fakültemizin Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Fransızca programı yürütücülüğünde gerçekleştirilen “ Afet Risk İdaresinde Çok Aktörlü Disiplinlerarası Yaklaşım” başlıklı sempozyum, üniversitenin yanı sıra, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları temsilcilerini son çalışmalarını paylaşmak üzere bir araya getirdi.
Sempozyum, iki gün boyunca, Afet Risk Değerlendirmesi, Acil Durum Organizasyonu ve Koordinasyon, Kamu Harcamaları Açısından Afet Yönetimi, Afete Karşı Toplumsal Dayanaklığın Arttırılması ve Halk Katılımı, ve Afet yönetimi ve Özel Sektör başlıkları ile beş oturum altında yirmi yedi tebliği sunumuyla gerçekleşti.
Sempozyumun açılış konuşmasında Dekanımız Prof Dr. Nail Yılmaz, afetlerin can ve mal kayıplarının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için giderek arttığını, afet yönetiminin acil durum ve iyileştirme ağırlıklı olmaktan afet öncesi zarar azaltmaya odaklı ve bütünleşik afet yönetimine doğru geliştiğini ifade etti.
Etkinlik yöneticisi Dr. Öğr. Üyesi Nazan Cömert Baechler ise 17 Ağustos 1999 depreminden bu yana akademik çevrede afet yönetimi ile ilgili çalışmalarının öneminin gündeme geldiğini, ancak özellikle sosyal bilimlerdeki araştırmaların katkısının ihtiyacın büyüklüğüne oranla sınırlı kaldığını bu sempozyumun bu katkıyı daha da geliştirmeyi hedeflediğini belirtti.
Sempozyumda ülkemizin dünyanın en aktif deprem kuşağı üzerinde ve deprem tehlikesi yüksek bir ülke konumunda olduğunu belirtilmekle beraber depremin ülkemiz için tek afet riski olmadığı iklim değişikliği ve küresel ısınmanın hem kendisinin hem de sonuçlarının başta su baskınları ve kuraklık gibi meteorolojik kaynaklı birçok afet riskini de tetiklediğine kent yönetiminde ekolojik tabanlı kent yönetime geçmesinin önemine vurgu yapıldı.
Afetlerin maliyetlerinin ve özellikle dolaylı maliyetlerinin giderek artması ve bunların tam olarak rakamlandırılamamasının önemi ve güçlükleri kamu harcamaları açısından ele alınırken, günümüzde afetlerin gerçekleştiği yerlerden uzak yerlerde de maliyetlere sebep oldukları ve bu yüzden afetin sonuçlarının da küreselleştiği, önleme faaliyetlerine yapılan harcamalarının getirisinin ise afetlerden meydana gelmesiyle oluşacak zararın çok üstünde bir fayda sağlaması İstanbul örneğinde ele alındı. Afet risk azaltmada örnek bir çalışma olan İSMEP projesinin çıktıları İPKB tarafından, İstanbul için İBB tarafından hazırlanan en son çalışma Mega İST projesinin verileri de ilk defa sempozyumda paylaşıldı.
Afete karşı dirençli toplumun özellikle mahalle bazlı halk katılımı ve tüm paydaşların afet risk yönetimine etkin paydaş olarak katılımıyla mümkün olacağı belirtildi. 1999 depreminden sonra bu konuda önemli bir çalışma olan mahalle afet gönüllüleri ve gönüllü itfaiyecilik oluşumları ve karşılaşılan zorluklara değinildi. Sempozyumda afet yönetiminde özel sektör sorumluluğu özel sektör temsilcileri tarafından dile getirilerek, hem KOBİ hem de büyük ölçekteki reel sektör temsilcilerinin iş sürekliliği çerçevesinde geliştirdikleri farklı afet risk azaltma uygulamalarının paylaşıldı.
Kapanış konuşmasında Türkiye’nin deprem özelinde değerli birikim ve kazanımları olduğu ancak farklı risk çeşitlerini de kapsayıcı bütünleşik risk odaklı bir afet yönetimi modelinin benimsenmesi ve uygulanmasındaki zorlukların bulunduğu bunların tespit edilmesi ve çözümler üretilmesinde özellikle sosyal bilimlerde araştırmaların geliştirilmesi ve risk değerlendirme projelerinde çıktılarının dahil edilmesinin önemi belirtildi.
afetyonetimi.sempozyum.marmara.edu.tr